Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV
Anasayfa e Kitap Hayatı Fotoğraflar Kitaplar Linkler Ses Nükteleri Şiirler Yazılar Ziyaretçi Salavat English
Muhammed Mustafa SAV Gül, Muhammed'in teridir

 

‘GÜL MUHAMMED TERİDİR’

Rıdvan Bülbül

02.07.2014

 

 

 

Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikene takılır.

Topraktan biten güller, mahvolur gider. Gönülden biten güller kalıcıdır ve ne hoştur.

 

***

Gül, kültür, folklor ve edebiyatta önemli yer tutar. Süleyman Çelebi, diyor ki;

“Terlese güller olurdu her teri hoş direrlerdi terinden gülleri.”

 

Hak ve halk aşığı Yunus Emre, söyleşisinde Hz. Muhammed’in çiçeklerin değerini öğrenmek ister ve ondan şu yanıtı alır:

“Çiçek eydür derviş baba

Gül Muhammed teridir.”

 

Fuzuli’nin dizeleri de damardan geliyor;

“Suya versün bağban gülzârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün-tek verse bin gülzâre su. 

 

Şebnem-i gülzar ruhsar-ı Resulullah’tır

Neşr-i ıtrıyle kılar her dem anı iş‘ar gül.

 

Hz. Ali’nin son nefesinden önce gül istediği ve gülleri kokladıktan sonra ruhunu Allah’a teslim ettiği söylenir. Anadolu’da kefenle beraber sandıklarda kurutulmuş tomurcuk güllerin saklanması bir özlem ifadesidir.

 

Sultan Ahmed hüznünü dile getirir;

N’ola tacım gibi başımda götürsem daim

Kadem-i pâkini ol hazret-i şâh-ı Rüsûl’ün

Gül-i gülzâr-ı nübüvvet o kadem sahibidir

Bahtiyâ durma yüz sür kademine o gülün.

 

 

Seyit Nesimi’nin 600 önceki dizeleri;

Gülden terazi tutarlar

Gülü gül ile tartarlar

Gül alırlar gül satarlar

Çarşısı pazarı güldür gül…

 

Toprakta biten güller solar gider. Gönülde biten güller ise kalıcı ve hoştur. Gönlü aydın bir kişiye kul olmak, padişahların başına taç olmaktan iyidir. Gerçek aşkta ne vefa vardır ne cefa. İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin Bir mum bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez Ayni dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler.

 

İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur

 

Bir göz ki, bakışı o güle ve laleye dönmüştür. Can, hep o lale bahçesinden söz açmaktadır. Ey lale gel de şen yanağımdan renk at.

Gül Farsça kökenli çeşitli anlamları içerir;

– Gülgillerin örnek bitkisi .

– Gülgiller familyasından, reseptakulumu olgunlukta etlenen ve fındıksı meyveleri saran, genellikle yapraklarını döken dikenli çalılar hâlinde olan, ülkemizde 24 tür ile temsil edilen bir cins.

– Katmerli, kokulu çiçekleri olan, pek çok türleri bulunan gülgillerin örnek bitkisi, çiçek.

– Bilinen çiçek, gül çiçeği, gülağacı.

– Tasavvufta Allah’ın birliğinin remzi. 4. başına ve sonuna ek ve isimler getirilerek yeni isimlerin türetilmesinde kullanılan bir isimdir.

– Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile ünlüdür. Şairlere göre bülbülün sevgilisidir. Çok cinsi vardır.

 

“Gül, kendisine yöneltilen kişiye beslenen sevgiyi barındıran seslenme sözcüğüdür;

 

Gülüm şöyle gülüm böyle demektir yâre mu’tadım

Seni ey gül sever canım ki cânâna hitabımsın.

 

Gül’den deyimler, atasözleri üretildi.

Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz.

Gülü seven dikenine katlanır.

Gül ve türevlerinden üretilen kız adları;;

Gül, Gülce, Gülistan, Gülizar, Güllü, Gülgün, Yazgülü, Şengül, İlkgül, Songül, Ayşegül, Goncagül, Gülseren, Gülderen, Gülsevin, Birgül, Gülbin, Gülben, Gülay, Gülbahar, Gülçin, Gülnaz, Gülperi..

Gül, halk, Divan ve tasavvuf edebiyatımızda hem betimleyen hem de betimlenendir;

Beyaz gül yanakların,

Sarı gül dağınık saçlarındır,

Ve mahzun kalbim ateş gibi

Yanan dudaklarındır.

 

Güle bir de Yahya Kemal gözüyle bakalım;

“Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.

Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şîrâz’ı hayâl ettiren âhengiyle.”

 

http://www.yenimeram.com.tr/gul-muhammed-teridir-37120.htm