Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV
Anasayfa e Kitap Hayatı Fotoğraflar Kitaplar Linkler Multimedya Nükteleri Şiirler Yazılar Ziyaretçi Salavat English
Davet Mektupları - 3

 

Peygamber Efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem"  in

(Dâvet mektupları) -3-

 

O ZÂT PEYGAMBERDİR

 

"Herakliyus", okuyup Resûlün mektûbunu,

Araştırmak istedi Onun kim olduğunu.

 

Hemen emir verdi ki Şam'daki adamına:

(Aynı soydan birini, ara bul, gönder bana.)

 

Îmâna gelmemişti o vakit "Ebû Süfyân"

Ticâret makadıyle, Gazze'deydi o zaman.

 

"Herakl"in o adamı, bu emir üzerine,

Harekete geçerek, geldi Gazze şehrine.

 

Bunu, şöyle anlatır sonradan "Ebû Süfyân":

Kervanımla Gazze'de bulunurken bir zaman,

 

Kayser'in adamları, gelip bizi gördüler,

Ve acele kayser'in yanına götürdüler.

 

Baktım, bir azametle tahtında otururdu,

Vezîr ve keşişleri, etrâfında dururdu.

 

Bize bakıp sordu ki: (Nübüvvet dâvâ eden,

O kimseye, hanginiz yakındır soy yönünden?)

 

Ben dedim ki: (Ey melik, ben bunlara kıyasla,

O kimseye, neseben yakınım daha fazla.)

 

Ona yakınlığımı bilince Herakliyus,

Bana, işâret ile "Yaklaş" dedi bâhusûs.

 

Ve sordu ki: (O zâtın, nasıldır neseb hali?)

Dedim: (Neseb yönünden, şereflidir bir hayli.)

 

Sordu ki: (Ondan gayri, nübüvvet dâvâ eden,

Bir kimse olmuş muydu kavminizde evvelden?)

 

Ben, (Olmadı) deyince, yine suâl etti ki:

(Ecdâdından hükümdâr var mıydı Onun peki?)

 

Ben, (Yok idi) deyince, sordu ki bana tekrâr:

(Zengin midir fakîr mi, Ona tâbi olanlar?)

 

(Fakîrdirler) deyince, sordu ki bana yine:

(Artar mı azalır mı, mü'minler günden güne?)

 

Ben, (Artıyor) deyince, sordu ki bana hemen:

(Ayrılan oluyor mu îmâna gelenlerden?)

 

Ben, (Olmuyor) deyince, sordu ki bana yine:

(Hiç şâhid oldunuz mu yalan söylediğine?)

 

Dedim: (Hiç rastlamadık, doğru sözlü biridir,

Zâten Onun bir ismi, Muhammed-ül emîndir.)

 

"Herakl"in suâlleri, nihâyet erdi sona,

Bir miktâr düşünerek, şunları dedi bana:

 

(Mâdem ki şereflidir o kimsenin nesebi,

Zâten şerefli olur, soy yönünden her Nebî.

 

Ondan başka bir kişi, bu dâvâda olmamış,

Demek ki, başkasını taklîde kalkışmamış.

 

Hiç hükümdâr yok ise ecdâdı arasında,

Demek ki, gözü yoktur dünyâ saltanatında.

 

Diyorsun ki: "Fakîrdir o zâtın tâbîleri",

Sâir Nebîlerin de fakîrdi ümmetleri.

 

Sayıları gün be gün artıyorsa, gerçekten,

Ehl-i hakkın şi'ârı böyledir hakîkaten.

 

Ona îmân edenler, hiç ayrılmıyor ise,

Bu da gösteriyor ki, "Peygamber"dir o kimse.

 

Hem o zât, hayâtında söylememiş hiç yalan,

Zâten yalan söylemez gerçek Peygamber olan.

 

Bu vasıflar, sâdece Peygamberlerde olur,

Ona tâbi olanlar, ebediyyen kurtulur.)