Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV
Anasayfa e Kitap Hayatı Fotoğraflar Kitaplar Linkler Ses Nükteleri Şiirler Yazılar Ziyaretçi Salavat English
hac

 

“İkinin İkincisi”nin Üçüncüleri

 

Hac Yakınlığı Yazıları-5

 

Senai Demirci

 

Şimdi kimi hacılar hicret yoluna, kimileri hasret yoluna düştü. Önce Medine’ye varıp hicretin öbür ucunu kucaklayanlar, Medine’den Mekke’ye dönerek, vuslatlarını Mekke’nin fethi kadar şanlı eylediler. Medine’den Mekke’ye dönerek fethi yaşayanlar, şimdilerde Veda Hutbesi’ni kulaklarına küpe eyleyerek, taşraya Cânan’dan[asm] can taşıyorlar, yüreğimize taze kan olmak üzere bize akıyorlar. Hasret yollarını aşıp, has vuslatlar taşıyorlar bize. Onlar “hoş geldin”lerin en güzelini hakediyorlar. Hacıyı kucaklayanlar Kâbe’yi kucaklıyor, hacının eline el verenler Resulullah[asm] ile biatını tazeliyor. Bu “hoş geldin”ler belki de en önce hacıyı “hoş” eyliyor, onun Rabbiyle henüz taze olan akdini daha da tazeliyor. Milliyetini, enaniyetini, imtiyazını kurbiyetin ateşinde eritmiş olan hacı, böylece asıl itibarının kendi ettiklerinden ve kendisinden değil, Mekke’yi mükerrem ve Medine’yi münevver kılan Rabbine itaatten geldiğini, kendi kıymetinin de, Kâbe’yi küfürden temizleyip gözümüze nur eyleyen, Medine’yi şereflendirip gönlümüze tac eyleyen Resûl’e[asm] ittibadan kaynaklandığını bir kez daha, belki bin kez daha kavrayacak. Hacı, yanına varan her ziyaretçi ile ziyaretinin kıymetini anlayacak, gözüne değen her gözde Kâbe’nin karasını yeniden anlamlandıracaktır. Vardığı yerlere hasret duyan her kalbin teveccühüyle, kabından taşıp Kâbe’yi bize taşıyacaktır.

Önce Mekke’ye varanlar ise, şimdilerde hicretin mahzun izini sürmeye ve Ensar’ın mütebessim yüzlerine yüz sürmeye hazırlanıyorlar. Bugünlerde, Ebubekir’in[ra] sadık ve sabırlı yoldaşlığının gölgesinde, Cânan sevdası yüklü yüreklerinin mağarasında, duygularının kuytularında “ikinin ikincisi”ne ekleniyorlar. Hazreti Resulullah’ın[asm] doğduğu yurdu terk ediyorlar, Medine’ye Ensar ruhunun sımsıcak koynuna koşuyorlar. Mekke’nin dağdağalı coğrafyasından çıkıyorlar, Medine’nin asude iklimine varıyorlar. Tavafın ve say’in, Arafat ve Mina’nın yürek dağlayıcı sınavlarından süzüle süzüle, Resulullah’ın[asm] mütebessim çehresinde, müşfik vechesinde durulmaya gidiyorlar. Kâbe’den, kâinatın kalbinden kopup Fahr-i Kâinat’ın[asm] göğsüne reşha reşha yağmur olup düşmek üzere bulut bulut toplanıyorlar. Kuba’da ilk hutbeyi dinlemeye, Hendek’de, Bedir’de Cânan uğrunda can olup kan olup ebediyete akmaya, Uhud’da Hz. Hamza [ra] ile kucaklaşmaya koşuyorlar.

Cânan yurdunun canları, bugün ve yarın, için için “ikinin ikincisi”nin üçüncüsü olmayı diliyorlar.

(Mekke’den Medine’ye gidişler ve varışlara denk gelen bugünler, Ondokuzuncu Söz ve Ondokuzuncu Mektup günleridir. Mekke, gözümüzde “Beyaz Geceler” ülkesi ise, Medine gönlümüzde “Seni Sevmeler Cumhuriyeti’dir. Medine günleri, “Bütün Zamanların En Büyük Yağmur”u vahyin  ulvi manalarını yüreğimize incitmeten ve bulandırmadan indiren Nur-u Muhammed’e[asm] salât ve selâmlarla yanaşarak, Ondokuzuncu Söz’ün duru, berrak “Reşha”larına tutunarak kalbimize indirme günleridir.)

Senai Demirci Eserler