Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV
Anasayfa e Kitap Hayatı Fotoğraflar Kitaplar Linkler Multimedya Nükteleri Şiirler Yazılar Ziyaretçi Salavat English
Peygamberimizin hayvanlara ilgisi ve şefkati

Peygamberimizin hayvanlara ilgisi ve şefkati

Abdülaziz Hatip

18.07.2003 - Tercüman Gazetesi

Geçen yazımızda Hz. Muhammed'in, hayvanlara ilişkin ortaya koyduğu detaylara başka dinlerde ve başka büyüklerin sözleri arasında rastlamak mümkün olmadığını belirtmiştik. Konuyu örneklendirmeye devam ediyoruz: Hz. Peygamber'in evindeki hayvanlardan biri de "evin bir öğesi", hattâ ailenin bir ferdi olarak nitelediği kedidir (İ. Canan, Hadis Ansiklopedisi, XVI, 546; VI, 310).

Hz. Âişe'ye hayvana şefkat ve merhametle davranmasını tavsiye etmiştir (Müslim, Birr 79).

Hz. Peygamber, bir defa Medineli müslümanlardan birinin bahçesine girdi. Orada bir deve vardı. Deve, Resûlullah'ı görünce inledi ve gözlerinden yaşlar aktı. O da deveye yanaşıp gözyaşlarını sildi. Hayvan sâkinleşti. "Bu devenin sahibi kim?" diye sorarak ilgi gösterdi. Medineli bir genç, "O bana aittir, ey Allah'ın Elçisi!" deyince, Hz. Peygamber, "Allah'ın sana mülk kıldığı bu deve hakkında Allah'tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana şikâyette bulundu. Sen bunu acıktırıyor ve çalıştırarak da yoruyormuşsun" diye çıkıştı (Ebû Dâvud, Cihâd 44, 47).

Bir defasında da açlıktan karnı sırtına yapışmış bir deve görünce, "Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah'tan korkun" (Ebû Dâvûd, "Cihâd", 44) buyurmuş. Sağım sırasında koyunların memelerinin incinmemesi ve çizilmemesi için sağıcıların tırnaklarını kesmelerini istemiştir (Abdülhay el-Kettânî, II, 369). Yavruları alındığı için ıstırap içinde kanat çırpan bir kuşu görünce bunu yapanları uyarmış ve yavrularının geri verilmesini emretmiştir: Âmir der ki: Resûlullah'ın yanında otururken üstünde geniş bir elbise bulunan bir adam geldi ve:

"Ey Allah'ın Resulü! dedi, sizi görünce buraya yöneldim. Gelirken bir çalılığın yanından geçiyordum ki, kulağıma kuş yavrularının sesleri geldi. Hemen onları alıp elbisemin arasına koydum. Derken anneleri gelip başımın üstünde dönmeye başladı. Ben de yavrularının üzerini açtım, kuş gelip üzerlerine konmaz mı! Ben de elbisemi tekrar üstlerine kapayıverdim. Şimdi onlar işte burada, yanımdalar" dedi. Resûlullah:

"Onları hemen bırak!" diye emretti. O da bıraktı. Ama anneleri yavrularını terk etmedi. Bunun üzerine, "Onları götür aldığın yere koy, anneleri de beraber olsun!" dedi (Ebû Dâvud, Cenâiz l).

Abdullah oğlu Abdurrahman, babasından rivayetle şöyle der: "Biz bir seferde Resûlullah ile beraberdik. Bir ara bir ihtiyacı için yanımızdan ayrıldı. O sırada "humara" denen bir kuş gördük, iki tane de yavrusu vardı. Yavrularını aldık. Kuşcağız yaklaşarak etrafımıza kanatlarını çırpıp havada inip çıkmaya başladı. Resûlullah gelince:

"Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu ıstıraba düşürdü? Yavrusunu geri verin!" diye emretti.

Peygamberimiz, karınca yuvasını ateşe vermeyi de şiddetle yasaklamıştır (Ebû Dâvud, Cihâd 122). Hz. Peygamber canlı hayvanın bağlanıp hedef haline getirilmesini ve ona atış yapılmasını yasakladığı, hatta bazı rivayetlere göre böyle yapanları lanetlediği nakledilir (Buhârî, Zebâih, 25; Müslim, Şayd, 58-60). Peygamberimiz, hayvanların dövülmesini, başkaları arasında kaybolmaması için çeşitli yerlerinde ve suratlarında ateşle dağlanmasını da yasaklamıştır (Müslim, Libâs 106-112). Hayvanlar arasında güreş ve dövüş tertiplenmesini (Ebû Dâvûd, Cihâd 51), etlerini yeme niyeti olmaksızın sırf zevk için avlanmalarını da yasaklamıştır: "Birinin, sırf eğlenmek için öldürdüğü kuş, kıyamet günü Allah'a yalvararak şöyle şikayet eder: 'Ey Allah'ım! Falan kişi eğlenmek için beni öldürdü. Benden yararlanmak için değil'"

(Nesâî, Edâhî 42). "Haksız yere bir serçe veya daha küçük bir hayvan öldüren insana Allah mutlaka onun hesabını soracaktır" (Nesaî, Sayd 34).

Peygamberimiz, hayvanı keserken bile güzel davranılmasını, hayvana fazla acı çektirilmemesini istemiştir: "Allah her şeyde güzel davranmayı emreder. Kestiğiniz zaman güzel kesin. Biriniz boğazlayacağı hayvanı dinlendirsin, kesmeden önce bıçağını bilesin" (Müslim, Sayd 57).