Oruçlu iken unutarak yiyip içmek
Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayet ettiğine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Biriniz oruçlu iken unutarak bir şey yiyip içer, sonra da hatırlarsa orucunu bozmayıp tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirmiş ve içirmiştir.” (Darimi, Savm: 23; Müslim, Sıyam: 171)
���
Cenab-ı Hak, unutarak yapılan hatalardan dolayı insanı sorumlu tutmamaktadır. Çünkü bunda kulun bir tesiri yoktur. Oruçta da böyledir. Unutarak doyasıya yemek yense, kanasıya su içilse, hatırlanmadıkça oruca bir zarar vermez. Hatırlandığı an hemen ağzın çalkalanması gerekir.
Bu hüküm farz oruçlar için olduğu gibi, nafile oruçlar için de geçerlidir. Çünkü farz orucu da, nafile orucu da bozan haller aynıdır.
Nafile oruçla ilgili bu meseleyi açıklayıcı mahiyette şöyle bir hadis rivayet edilir:
Ümmü İshak Radiyallâhu Anhâ, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin huzurunda bulunuyordu. Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Veselleme bir kapta tirit getirdiler. Zülyedeyn Radiyallâhu Anh de oradaydı. Peygamberimiz, Ümmü İshak Radiyallâhu Anhâ etli bir kemik verdi.
Zülyedeyn, “Ey Ümmü İshak bundan ye!” dedi.
Ümmü İshak diyor ki:
O anda oruçlu olduğumu hatırladım. Adeta elim tutuldu. Elimi ne uzatabiliyordum, ne de çekebiliyordum. Bunun üzerine Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem “Ne oldu sana?” diye sordu.
“Oruçluydum, unuttum” dedim.
Zülyedeyn, “Doyduktan sonra mı aklına geldi?” dedi.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Orucunu tamamla. Bu ancak Allah’ın sana gönderdiği bir rızıktır.” (Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 9:457)
Özürsüz oruç yemenin günahı
Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayetine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Hiçbir mazereti olmadan, bile bile Ramazan’da bir gün oruç bozan kimse, bir sene boyu oruç tutsa dahi kafi gelmez.” (İbni Mâce, Sıyam: 14)
���
Hadis-i şeriften, kasten Ramazan orucunu bozmakla ne kadar büyük bir mesuliyet, telafisi güç bir hata işlenmiş olduğu anlaşılıyor.
Hiçbir özrü yokken kasten oruç bozan kimse 60 gün keffaret orucu tutarak borcunu ödemiş olsa da, bozmuş olduğu o orucun sevabını bir daha elde edemez. O fazileti bulamaz.
Peygamberimizin de ifade buyurduğu gibi, keffaret orucu değil de, bir yıl boyu oruç tutsa bile aynı mükâfata kavuşamaz.
Çünkü vaktinde yapılan bir ibadetin sevabına, faziletine, kazası yapılmakla ulaşmak mümkün olmaz.
Ramazan orucunu tutmamanın cezası
Ebu Ümame el-Bahili Radiyallâhu Anh şöyle rivayet etmiştir:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin şöyle buyurduğunu işittim:
Ben uyuyorken, iki adam gelip iki koltuğumdan tutarak çıkması zor bir dağa götürdüler ve:
“Buraya çık” dediler.
Ben de:
“Çıkamam” deyince:
“Biz onu sana kolaylaştırırız” dediler.
Bunun üzerine dağa çıkmaya başladım. Ortasına gelince âniden kuvvetli sesler duyuldu.
Ben, “Bu sesler nedir?” deyince:
“Cehennem halkının feryadı” dediler.
Tekrar gitmeye başladık. Bir de gördük ki avurtları yarılmış, bu yarıklardan kanlar akan, ayakları bağlanmış bir topluluk!
Ben, “Bunlar kim?” dedim.
“Oruçlarını vaktinden önce yiyenler (oruç tutmayanlar)” dediler. (et-Tergîb ve’t-Terhîb, 2:453.)
Yolcunun Ramazan orucu
Seferde oruç tutanlar âsidir
Hz. Câbir Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Fetih yılında Mekke’ye yönelerek Ramazan ayında yola çıkmıştı.
Kürâ’u’l-Gamim adıyla anılan yere gelinceye kadar kendisi de, beraberindekiler de oruç tuttular.
Sonra orada bir bardak su istedi ve bardağı kaldırdı. Herkes bardağa baktı. Sonra sudan içti.
Bundan sonra bazıları kendisine, “Halkın bir kısmı oruç tuttu” diye haber verdi.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Onlar âsilerdir. Onlar âsilerdir!” buyurdular. (Müslim, Sıyâm: 90; Tirmizî, Savm: 18; Nesâi, Savm: 49)
Seferde sevabı oruç tutmayanlar kazandı
Hz. Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Biz bir seferde Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraberdik. Aramızda bir kısmı oruç tutuyor, bir kısmı da tutmuyordu. Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbisesi olanlardı. Bir kısmımız güneşe karşı eliyle korunuyordu.
Bir ara oruçlular yığılıp kaldılar, oruçsuzlar kalkıp çadırları kurdular, hayvanları suladılar.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
“Bugün sevabı oruçsuzlar kazandı” buyurdular. (Buhari, Cihâd: 71; Müslim, Sıyâm: 100; Nesâi, Savm: 52.)
Seferde oruç tutmak dindarlık değildir
Hz. Câbir Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem bir seferdeydi. Etrafına insanların toplandığı bir adam gördü, ona gölge yapıyorlardı.
“Nesi var?” diye sordu.
“Oruçlu biri!” dediler.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
“Seferde oruç birr (Allah’ı memnun edecek dindarlık) değildir” buyurdular. (Buhari, Savm: 36, Müslim, Sıyam: 92; Ebu Dâvud, Savm: 43; Nesâi, Savm: 48.)
Seferde istersen oruç tut, istersen tutma
Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:
Hamza ibni Amr el-Eslemi Radiyallâhu Anh, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemden yolculuk sırasında tutulan orucu sordu. Kendisi çok oruç tutan birisiydi.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle cevap verdiler:
“Dilersen tut, dilersen tutma.” (Buhari, Savm: 33; Müslim, Sıyâm: 103; Muvatta, Siyâm: 24; Tirmizî, Savm: 19; Ebu Dâvud, Savm: 42)
Seferde oruç tutmak serbesttir
Hz. Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Biz Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile beraber (seferde) idik. Bir kısmımız oruçlu, bir kısmımız oruçsuz idi. Ne oruçlu oruçsuzu ayıplıyor, ne de oruçsuz oruçluyu kınıyordu. (Buhari, Savm: 37; Müslim, Sıyâm: 98; Muvatta: 23; Ebu Dâvud, Savm: 42)
Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraber Ramazan ayında yolculuğa çıkardık. Ne oruç tutan tutmayanı, ne de tutmayan tutanı ayıplardı. (Müslim, Sıyam: 95; Nesâi, Sıyam: 59)
Seferde oruç tutma izni
Amr ibni Ümeyye ed-Damri Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Bir sefer dönüşü Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme uğradım. Bana:
“Ey Ebu Umeyye, sabah yemeğini bekle (beraber yiyelim)” buyurdular.
Ben, “Oruçluyum” dedim.
“Öyleyse gel yaklaş, sana yolcudan haber vereyim de dinle!” dedi ve devamla:
“Allah Teâla Hazretleri yolcudan orucu ve namazın yarısını kaldırdı” buyurdu. (Nesâi, Savm: 50)
Sefere çıkarken orucu bozmak
Muhammed ibni Ka’b anlatıyor:
Ramazan’da Enes ibni Malik Radiyallâhu Anhın yanına geldim. Sefer hazırlığı yapıyordu. Devesi hazırlandı, yolculuk elbisesini giydi. Yemek getirtip yedi. Ben kendisine:
“(Yola çıkarken orucu bozmak) sünnet midir?” diye sordum.
“Evet!” dedi ve bineğine atlayıp yola çıktı. (Tirmizî, Savm: 76)
Seferde oruç tutma imkanı
Seleme ibni Muhabbak Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Kim sefer sırasında Ramazan’a erer ve yanında kendisini karnını doyuracak yere kadar götürecek bir bineği varsa, nerede olursa olsun orucunu tutsun.” (Ebû Dâvud, Savm: 44)
���
Bakara Suresinin 184. âyet-i kerimesinde hasta ve yolcuların daha sonra tutmak üzere Ramazan’da oruç tutmayabilecekleri belirtilirken, “Oruç tutmanız –bilirseniz– sizin için daha hayırlıdır” buyurulur.
Bu hadislerden özetle şöyle bir hüküm çıkıyor:
Yolculuk hali, sıkıntılı ve meşakkatli olduğu için dinimiz bu hususta namaz ve oruç gibi ibadetlerde kolaylıklar sunmuştur.
Yolculuk anında, yani seferî iken dört rekâtlı namazları iki rekât kılar.
Oruçta da serbesttir. Âyette de açıkça belirtildiği gibi, gerçekten bir sıkıntı ve zorluk çekmeyecekse, Ramazan’dan sonraki günlerde kaza etmek şartıyla tutmayabilir.
Bu bir dinî ruhsat ve kolaylıktır. Şayet rahatlıkla tutma imkanı var ve herhangi bir sıkıntı çekmiyorsa, oruç tutması daha faziletli ve sevaplıdır.
Ramazan’da iftar yapmadan
oruç tutmak
Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan ayının sonunda oruçları vasletti (yani hiç iftar yapmadan birkaç gün art arda devam ettirdi).
Onunla birlikte halk da vasletti. Durum, ResululIah Sallallâhu Aleyhi Veselleme ulaşınca:
“Eğer Ramazan ayı bizim için uzatılsaydı, biz onu öyle bir vaslederdik ki, derine dalanlar (aşırılar) bundan (aşırılıklarından) vazgeçmek zorunda kalırlardı.
“Ben sizin gibi değilim. Ben gölgelenirim. Rabbim bana hem yedirir, hem de içirir.” (Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 9:500)
���
Bu şekilde bir oruç tutmak sadece Peygamberimize has, ona özgü ve sadece onun tutabileceği bir oruç türüdür. Bu şekilde oruç tutmak herkes için söz konusu değildir.
Bazı ibadetlerde sadece Peygamberimizin yaptığı tarzlar vardır. Bu da o tarza girmektedir. Zaten hadiste açıkça bu husus belirtilmektedir.
Hilâli görerek oruç tutmak
ve bayram yapmak
“Hilâli gördükten sonra oruca başlayın”
İbni Ömer Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan’dan söz ederek buyurdular ki:
“Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, yine (müteakip) hilâli görünceye kadar da yemeyin. Bulut araya girerse ayı takdir edin.” (Buhari, Savm: 11; Müslim, Sıyâm: 9; Muvatta, Sıyâm: 1; Ebu Dâvud, Savm: 4); Nesâi, Savm : 10, 11)
Şaban ayının günlerini saymak
Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının günlerini hesapladığı kadar başka bir ayın günlerini hesaplamazdı. Sonra Ramazan hilâlini görünce oruca başlardı. Eğer bulut araya girer (hilâli göremez) ise (Şaban’ı) otuz gün olarak hesaplar, sonra Ramazan orucuna başlardı. (Ebu Dâvud, Savm: 6)
Hilali görme şahitliği
İbni Abbas Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:
Bir bedevi Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme gelerek:
“Ben hilâli (Ramazan hilâlini) gördüm!” dedi. Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
“Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet getirir misin?” dedi.
Adam buna da, “Evet!” diye cevap verince, Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
“Ey Bilal! dedi, halka yarın oruç tutmalarını ilan et!” (Ebû Dâvud, Sıyam: 14; Tirmizî, Savm: 7; Nesai, Savm: 8; İbni Mâce, Sıyam: 6)
Oruçta ve bayramda ortak hareket etmek
Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“(Muteber) oruç, (hep beraber) tuttuğunuz gündekidir. (Muteber) iftar, hep beraber ettiğiniz gündekidir. (Muteber) kurban hep beraber kurban kestiğiniz gündekidir.” (Tirmizî, Savm 11; Ebu Dâvud, Savm 5)
Ramazan 29 mu çeker, 30 mu çeker?
Abdullah ibni Ömer Radiyallâhu Anhüma anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Ramazan ayı şöyle, şöyle şöyledir (Bu sırada iki elini bütün parmaklarıyla iki sefer çırptı, üçüncü çırpışta sağ veya sol başparmağını yumdu).”
Ramazan’da takvime dayalı hareket etmek
Müslim ve Nesai’den gelen bir rivayette, Peygamber Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
“Biz ümmi bir milletiz; ne yazı, ne de hesap biliriz. Ay, şöyle şöyledir” dedi.
“Yani bir defasında yirmi dokuz, bir defasında otuz gösterdi” denmiştir. (Buhari, Savm: 13; Müslim, Savm: 13-15; Ebû Dâvud, Savm: 4; Nesai, Savm: 17)
���
Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan hilalini gördükten sonra oruca başlamış, Şevval hilalini görünce de bayram yapmıştır.
Hilali görerek oruca başlama konusunda da dikkatli hareket etmiş, herkesi görmeye teşvik etmiş, gören çıkınca da onun şahitliği üzerine orucu başlatmıştır.
Hilali görmede mutlaka çıplak gözle görülecek demek de, bir zorlamadır ve inandırıcı bir davranış değildir.
Önemli olan, hilalin ilk gece akşam saatlerinde görülmesidir. Zaten ilk gün hilal çok ince olacağı için herkesin açık ve net olarak görebilmesi mümkün değildir.
Bunun için teleskopla, astronomi biliminin verilerini kullanarak hilali gözetleyip görmek de “hilali görme” anlamına gelmektedir.
Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Biz ümmi bir milletiz, ne yazı ne de hesap biliriz” buyururken de bunun bir hesap işi olduğunu da bildiriyor.
O dönemde astronomik hesaplar bu kadar ileri seviyede değildi.
Ama bugün hilali gözetleme meselesi ve Ramazan veya Şevval hilalinin görülmesi astronomi için çok basit ve sıradan bir iş haline gelmiştir.
Diğer yandan yukarıda mealini verdiğimiz hadiste Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Müslümanların birlikte hareket etmelerine de dikkat çekmiş ve bize birlik mesajı vermiş bulunmaktadır.
Astronomi ilmi, yıllar sonra ayın ve güneşin tutulacağını nasıl haber veriyor ve saniyesi saniyesine aynen çıkıyorsa, teleskopla hilali görme meselesine de aynı şekilde itibar etmek en isabetli olanıdır.
Ama bu hiçbir zaman çıplak gözle hilali gözetlemeye engel olmadığı gibi, hilali gözetlemeyi terk etme anlamını da taşımaz.
Oruçlu iken misvak kullanmak
Âmir ibni Rebia Radiyallâhu Anh anlatıyor:
“Ben Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemi, oruçlu iken misvak kullandığını sayamayacağım kadar çok gördüm.” (Buhari, Savm: 27; Ebu Dâvud, Savm: 26; Tirmizî, Savm: 29)
İbni Ömer Radiyallâhu Anhümâ şöyle demiştir:
“Oruçlu, günün başında ve sonunda misvak kullanır.” (Buhari, Savm 25)
Kusmak orucu bozar mı?
Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Kim kendiliğinden kusacak olursa, üzerine kaza gerekmez. Kim de isteyerek kusarsa orucunu kaza etsin.” (Ebu Dâvud, Savm: 32; Tirmizî, Savm: 25; İbni Mâce, Savm: 16)
Kan aldırmak orucu bozar mı?
Ebu Said Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Üç şey vardır ki orucu bozmaz: Hacamat olmak (kan aldırmak), kusmak, ihtilam olmak.” (Tirmizî, Savm 24)
Sürme çekmek orucu bozar mı?
Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Bir adam gelerek:
“Ey Allah’ın Resulü, gözüm ağrıyor, oruçlu olduğum halde sürme çekiyorum (bu, orucumu bozar mı?)” diye sordu.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem: “Hayır (bozmaz)” dedi. (Tirmizî, Savm: 30)
Hanımını öpmek orucu bozar mı?
Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:
“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem oruçlu olduğu halde hanımlarından birini öperdi” (Hz. Âişe bunu söyleyip sonra güldü.)
Bir başka rivayette şöyle der:
“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem oruçlu iken mübaşerette bulunurdu. O, nefsine hepinizden çok hâkimdi.” (Buhari, Savm: 24, 23; Müslim, Sıyâm: 62-65; Muvatta, Sıyâm: 14; Ebu Dâvud, Savm: 33; Tirmizî, Savm: 31)
���
Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Bir adam, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme oruçlunun hanımıyla mübaşeretinden sordu.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem müsaade etti.
Arkadan bir başkası geldi, o da aynı şeyi sordu. Buna mübâşereti yasakladı.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin müsaade ettiği kimse yaşlı birisiydi, yasakladığı kimse de gençti. (Ebu Dâvud, Savm: 35)
���
Câbir Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Ömer ibni Hattâb Radiyallâhu Anh (bir gün telâşla gelerek):
“Ey Allah’ın Resulü! Bugün ben büyük bir hatada bulundum, oruçlu iken (hanımımı) öptüm!” dedi.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem de şöyle cevapladı:
“Sen oruçlu iken mazmaza yapmaz mısın (abdest alırken ağzına su vermez misin? Bu orucunu bozar mı?)”
(Ravilerden İsa ibni Hammâd rivayetinde) der ki:
Dedim ki: “Bunda bir beis yoktur.”
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
“Öyleyse niye (öpmekle telaşa düşüyorsun?)” (Ebu Dâvud, Savm: 33)
���
Mübaşeret, yaklaşma, kişinin hanımından istifade etmesi demektir.
Burada, cinsel ilişkinin dışında hanımının bedeninden istifade edilmesi anlamında kullanılmaktadır.
Yaşlı birisi için buna izin verilirken, gençlere müsaade edilmemiştir. Çünkü genç bir insan kendine hakim olamaz, keffaret gerektirecek bir duruma düşebilir.
Hamile ve süt emziren kadının orucu
Enes ibni Mâlik Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyuruyorlar ki:
“Şüphesiz ki Allah (Azze ve Celle) yolculuk halinde bulunan kimseden orucu ve namazın yarısını kaldırmıştır. Hamileden ve süt emziren kadından da orucu kaldırmıştır.” (Ebu Davud, Savm: 44, Tirmizi, Savm: 21; İbni Mâce Sıyam: 12)
���
Hamile hanımlar ve bebeğini emziren anneler, oruç tutmaya dayanamıyorlarsa, Ramazan ayı içinde oruç tutmazlar. Ramazan’dan sonra uygun bir zamanda tutamadıkları oruçlarını sıraya uymaya gerek duymadan kaza ederler.
Cünüp olunca oruca devam etmek
Ebu Bekr ibni Abdirrahman Radiyallâhu Anhın anlattığına göre, babası Mervan’a, Hz. Âişe ve Ümmü Seleme Radıyallahu Anhümânın kendisine şunu haber verdiklerini söylemiştir:
“Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Ramazan ayında, rüya sebebiyle olmaksızın cünüp olarak fecir (sabah namazı) vaktine ulaştığı olurdu da, kalkıp yıkanır ve orucunu tutardı.” (Buhari, Savm: 22, 25; Müslim, Sıyâm: 76; Muvatta, Sıyâm: 12; Ebu Dâvud, Savm: 36; Tirmizî, Savm: 63; Nesâi, Tahâret: 123)
Keffaret orucu
Hz. Ebu Hüreyre Radıyallahu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme bir adam geldi ve:
“Ey Allah’ın Resulü, helâk oldum” dedi.
Aleyhissalâtü Vesselâm, “Seni helâk eden şey nedir?” diye sorunca:
“Oruçlu iken hanımıma temas ettim” dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile aralarında şu konuşma geçti:
“Azad edecek bir köle bulabilir misin?”
“Hayır!”
“Üst üste iki ay oruç tutabilir misin?”
“Hayır!”
“Altmış fakiri doyurabilir misin?”
“Hayır!”
“Öyleyse otur!”
Biz bu minval üzere beklerken, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme içerisinde hurma bulunan bir büyük sepet getirildi.
“Soru sahibi nerede?” diyerek adamı aradı.
Adam, “Benim! Buradayım!” deyince, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
“Su sepeti al, sadaka olarak ver” dedi.
Adam, “Benden fakirine mi? Allah’a yemin ediyorum, Medine’nin şu iki kayalığı arasında benden daha fakiri yoktur” cevabını verdi.
Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem güldüler ve:
“Öyleyse bunu ailene yedir!” buyurdular. (Buhari, Savm: 29, 31; Müslim, Sıyâm: 81; Muvatta, Sıyâm: 28; Ebû Dâvud, Savm: 37; Tirmizî, Savm: 28)
���
Bu hadiste Peygamberimiz, hanımıyla cinsel temasta bulunan birisine çok tatlı bir anlatımla keffareti anlatıyor. Meselenin fıkhî yönü bellidir ve bütün fıkıh kitaplarında mevcuttur. Hadiste geçtiği üzere uygulanır.
Ancak bir meselede Efendimiz, İslâmda var olan kolaylığı öğretiyor, insanları sık boğaz yapmamayı, onlara müsamahakâr davranmayı, İslâmdan soğutmamayı ders veriyor.
Hadisin bütün hadis kitaplarında bulunması da hadisin kaynak yönünden kuvvetini gösteriyor.
İçindekiler
PEYGAMBERİMİZİN ÖZEL RAMAZAN GÜNLERİ
PEYGAMBERİMİZDEN RAMAZAN FIKHI
PEYGAMBERİMİZİN NAFİLE ORUÇLARI
Hangi bölümde ne var?
PEYGAMBERİMİZİN ÖZEL RAMAZAN GÜNLERİ
Rahmet ayı Ramazan
Oruç insanı melekleştirir
Ramazan’da bağışlanma
Oruç günaha engeldir
Ramazan temizleyicidir
Sevabı sonsuz bir ibadet
Dengi olmayan ibadet
Kârlı bir ticaret
Oruçlunun Cennet kapısı
Cennetin süslendiği ay
Oruç bedenin zekâtıdır
Oruç sağlık sigortasıdır
Oruç nefsi dizginler
Yardımlaşma ayı Ramazan
Kur’ân ayı Ramazan
Dua ayı Ramazan
Zikir ayı Ramazan
Ayların efendisi Ramazan
İbadetin kapısı oruç
Mükemmel oruç nasıl olur?
Oruçtan kim istifade edemez?
Oruçlu nasıl davranmalı?
Ramazan’da verilen beş nimet
Oruçluya hesap sorulmaz
Oruçlunun uykusu ibadettir
Ramazan’ın değerini bilenler
Sahurun feyiz ve bereketi
Sahur ne zaman sona erer?
Sahurun süresi ve sabah namazının vakti
İftar vakti
İftar ne ile açılır?
Orucu rahat tutmanın dört yolu
İftarı acele etmeli
Peygamberimizin iftar duası
İftar vermenin sevabı
Ramazan’da iftar verene meleklerin duası
Oruç mahşerde şefaat eder
Ramazan sabır ayıdır
Oruçlu Cehennemden uzaktır
Ramazan Cehennemden kurtuluştur
Oruçlu ile Cehennem arasındaki hendek
Ramazan orucu günahları temizler
Ramazan fırsatını kaçıranlar
Ramazan’da umreye gitmek
Ramazan’da umre yapmak hacca denktir
Ramazan umresinin sevabı
Oruç fitneye karşı kefarettir
Ramazan’ın Cennet sevabı
Ramazan’da mü’min-münafık ayrılır
Teravih namazı
Peygamberimizin itikâfı
Ramazan geceleri nasıl ihya edilir?
Kadir Gecesi
Fıtır sadakası (fitre)
Bayram sevinci
PEYGAMBERİMİZDEN RAMAZAN FIKHI
Oruçlu iken unutarak yiyip içmek
Özürsüz oruç yemenin günahı
Ramazan orucunu tutmamanın cezası
Yolcunun Ramazan orucu
Ramazan’da iftar yapmadan oruç tutmak
Hilâli görerek oruç tutmak ve bayram yapmak
Oruçlu iken misvak kullanmak
Kusmak orucu bozar mı?
Kan aldırmak orucu bozar mı?
Sürme çekmek orucu bozar mı?
Hanımını öpmek orucu bozar mı?
Hamile ve süt emziren kadının durumu
Cünüp olunca oruca devam etmek
Keffaret orucu
PEYGAMBERİMİZİN NAFİLE ORUÇLARI
Nafile oruçlar
Şevval ayı, altı gün orucu
Zilhicce ayı orucu
Hac günlerinde oruç tutmak
Peygamberimiz arefe günü oruç tutar mıydı?
Muharrem ayı ve Âşura günü orucu
Haram aylar ve Recep ayı orucu
Şaban ayı orucu
Hz Davud orucu nasıldı?
Haftanın günleri
Eyyâmu’l-bi’z (Dolunay günlerinde oruç)
Her ayın üç gününde oruç tutmak
Cuma ve Cumartesi günü oruç tutmak
Yaz günlerinde oruç tutmak
Kış günlerinde oruç tutmak
Nafile orucu bozmak ve tutmak
Bozulan nafile orucu gününe gün kaza etmek
Nafile oruç tutarken davet edilmek
Nafile oruç tutanın yanında yemek yemek
Kadının nafile oruç tutması