Ey cemâl-i nûr-i çeşm-i evliyâ
Elmeded ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Hâk-i pây-i tûtiyâ-yı asfiyâ
Elmeded ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Kimse sensiz bulamaz Hakk’a vusûl
Feyz-i lûtfunla olur merd-i kabûl
“Rahmeten li’l-âlemîn”sin yâ Resûl
Elmeded ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Eyledim bî-had cürüm ile cerîm
Oldum eşhâs-ı hevâ ile nedîm
Eyle isyânım şefâat yâ Kerîm
Elmeded ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Ey kerem-kân-ı Resûl-i Kibriyâ
Kemterindir bu Selîmî pür-hatâ
Dergehinden ilticâ eyler atâ
Elmeded ey ma’den-i nûr-i Hudâ
Elmeded:
İmdat, yardım
Cemâl-i nûr-i çeşm-i evliyâ:
Yücelerin gözünün nurunun güzelliği
Ma’den-i nûr-i Hudâ:
Hüdâ’nın nur kaynağı
Hudâ: Hidayet
eden (Allah’ın isimlerinden)
Hâk-i pây-i tûtiyâ:
Ayak toprağının sürmesi
Asfiyâ: Takva
ve olgunluk sahibi
Vusûl:
Ulaşmak, erişmek
Feyz: Artma,
çoğalma
Lûtf: Lûtuf.
Yumuşak, dostça davranış
Rahmeten li’l âlemîn:
Âlemlere rahmet
Bî-had:
Sınırsız
Cürüm ile cerîm:
Kabahat ve suç
Şefâat: Araya
girme, ricâcı olma. Âhirette Peygamberimizin bazı müminler için
ricâcı olması
Eşhâs-i hevâ:
Nefsine uyan şahıslar
Nedîm: Sohbet
arkadaşı
Şefâat:
Şefâat etmek, af için vesile olmak
Kerem-kân-ı:
Cömertlik kaynağı
Kemter:
İtibarsız, pek aşağı
Pür: Dolu
Dergeh:
Meclis
İltica:
Yönelmek
Atâ:
Bağışlamak, vermek