Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV
Anasayfa e Kitap Hayatı Fotoğraflar Kitaplar Linkler Multimedya Nükteleri Şiirler Yazılar Ziyaretçi Salavat English
Şefaat kavramı ve duası

Şefaat kavramı ve duası

Prof. Dr. Vecdi Akyüz

21.03.2006- Yeni Şafak Gazetesi

Muhterem hocam, elbette peygamberler seçilmiş insanlardır ve elbette bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.), hem peygamberlerin ve hem de insanların en büyüğü, kıymetlisi ve Yaratan'a sevgili olandır. Ben sevgi duyan, hatta aşırı sevgi duyan insanın şirk derecesinde söz söylemelerini gündeme getirmekle birlikte, meşruiyeti açısından da bir cevap istiyorum. Meselâ, birçok yerde, ezan okunurken insanlar; "Aziz Allah, şefaat Ya Resulallah" derler. Bunu -çok büyük bölümü bir alışkanlık olarak söylese de- sanki Hıristiyanların Hz. İsa inancına benzer bir edâ ile, sanki Hz. Muhammed yaşıyor, sanki ondan dilek dilenir ve sanki o da dileyenlerin dileklerine cevap verebilir gibi düşünce ve inançla dualaştırmak doğru mudur? Cenab-ı Allah'tan gayrisinden istekte bulunmak şirk değil midir?.. Açıklarsanız, size daha çok dua etme fırsatı verirsiniz bizlere. Selâm, sevgi ve dualarımızla. (Arif BİLGİN/Elbistan)

Aslında çok önemli ve gerçekten hassas bir konuyu gündeme getiriyorsunuz. Bu açıdan konuyu, şefaat ve tevessül (vesile) kavramları çerçevesinde genişçe ele almak gerekir. Ama bugünkü yazıda sorunuzla sınırlı kalarak, şefaat duası ve şirk konusunu ele alacağım. Fırsat düştüğünde, inşallah diğer boyutları da ele alırım. Sorunuz ve güzel değerlendirmeniz için, size gerçekten çok teşekkür ediyorum.

Şefaat, "aracılık", "aracılık etmek", "yardım etmek", "yardım istemek", "başkası adına yardım talebinde bulunmak" ve "öncülük/rehberlik etmek" gibi anlamlara gelir. Şefaat edene "şâfi/şefî(şefaatçi), şefaat edilene "meşfû" (şefaat edilen/istenen) denir.

Allah'ın şefî oluşu

Şefaat, bütünüyle Allah'a aittir. (Zümer, 39/44) Nefis için Allah'tan başka şefaatçı yoktur. (En'âm, 6/70) Zaten şefaat eden/şefaatçı anlamındaki "Şefî", Allah'ın güzel isimlerinden (esmây-ı hüsnâ) biridir: "Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur'an'la öğüt ver. Yoksa ona Allah'tan başka, ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçı. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir." (En'âm, 6/70. Ayrıca bk. En'âm, 6/51; Secde, 32/4)

Müşriklerin (puta tapanların) yaptığı gibi, Yüce Allah'tan başkası şefaatçı edinilemez. (Zümer, 39/43) Nitekim onlar, putları şefaatçı tanımışlardır. (Yunus, 10/18) Fakat bu putlar, onlara asla şefaat edemeyecektir. (En'âm, 6/94; A'râf, 7/53; Şuara, 26/90-1; Rûm, 30/12-13; Yâsîn, 36/23; Zuhruf, 43/86) Zaten kendileri de bunu itiraf edeceklerdir. (Şuara, 26/100)

Bunun yanı sıra, mü'minler bedel, dostluk ve şefaat bulunmayan gün gelmeden Allah yolunda harcamaya (infak) çağırılmakta (Bakara, 2/254), zâlimlerin ve inkârcıların şefaatçısının olmayacağı (A'râf, 7/53; Gâfir, 40/18), kâfirlere şefaatçıların yarar sağlamayacağı (Müddessir, 74/48) belirtilmektedir.

Kur'an-ı Kerim'de şefaat, daha çok âhiretle ilgili olarak ele alınır. Mahşer günü, hiçbir şefaatın insana yarar sağlamayacağı bir gündür. (Bakara, 2/48, 123, 254; Secde, 32/4; Müddessir, 74/48)

Şefaat izni

Bu şefaat anlayışının doğal uzantısı ve Allah'ın rahmetinin bir belirişi olarak dünyada veya âhirette şefaat izni de, tamamen Allah'ın elindedir. "Katında izni olandan başka kim şefaat edebilir?" (Bakara, 2/255. Ayrıca bk. Yunus, 10/3; Zümer, 39/43-44; Tâhâ, 20/109; Meryem, 19/87) Melekler bile, Allah'ın izni olmadan şefaat edemezler. (Enbiya, 21/27-28) Onlar, ancak Allah'ın rızasına ulaşmışlara şefaat edecektir. (Enbiya, 21/28)

Yarınki yazıda şefaat izni verilenleri, peygamberimizin şefaatını ve şefaat duasının özelliklerini ele alalım.

Vecdi Akyüz